For privacy reasons Vimeo needs your permission to be loaded.
I Accept


İTSO  Ocak ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Okan Belli Başkanlığında gerçekleştirildi.

İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Ocak ayı Meclis toplantılarında meslek komite üyeleri kendi meslekleri ile ilgili sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili İTSO meclisini bilgilendiriyorlar.

İTSO Meclis üyesi ve 21.Meslek Komite üyesi Rafi Sümbültepe, Ocak ayı meclisinde söz alarak kendi sektörlerinde yaşanan sorunlara dikkat çekti.

Rafi Sümbültepe Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmasında; “Odamızın 21.Meslek Komitesi olarak yapacağım sunum ile; Sektörün tanımı, sorunları ve çözüm önerilerim üzerinde siz değerli oda meclisi üyeleri ile  paylaşmaktır. Bu paylaşım ile sektör hakkında görüş alışverişinde bulunarak  üretilecek çözümün, geleceğe yönelik yerel ve genel ülke ekonomisine katkı sağlayacağını ve önem arz edeceğini ümit ediyorum.

Meslek komitemiz, mevcut oda mevzuatı çerçevesinde iştigal konuları ağırlıklı olarak; Konut Yapı Kooperatifleri, Sanayi Yapı Kooperatifleri ve Genel olarak her türlü bina projelerinin hazırlanması hususunda faaliyet yapan firmaların yer aldığı bir gruptur. Bu grup aslında genel bir kooperatifçilik grubu olup, diğer meslek dallardaki kooperatifçilikten ayrıştırmak mümkün değildir. Kooperatifçilik; geçmiş tarihlerde Tarımsal üretim kooperatifleri dışında, bütün kooperatifler Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde yer almaktayken, mevzuat ve uygulama tek bir bakanlık tarafından icra edildiğinde daha derli toplu uygulanmaktaydı.

Günümüzde Meslek Grubumuzdan; Konut Yapı Kooperatifi, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi, Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi ve Yapı Kooperatifi Birliklerinin kuruluşları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde yer almaktadır. Kooperatifçilik dışında olan  Konut Projelerinin geliştirilmesi sektöründe faaliyet gösteren firmalar da meslek komitemizde yer almaktadır.

Tarım Kooperatifleri, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde yer almakta olup, diğer bütün kooperatifler Ticaret Bakanlığı bünyesinde; Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü nezdinde yürütülmektedir.

Kooperatiflerin genel anlamını ve başlıca işlevlerini sıralarsak, Kooperatifler; Tüzelkişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denmektedir.

Kooperatifler, insan ihtiyaçlarının karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma yoluyla giderilmesini sağlamak ve ortaklarının çıkarlarını korumak amacıyla oluşturulan ekonomik kuruluşlardır.

Kooperatifler; – insan odaklı, – yerel ekonomileri güçlendirici, – sürdürülebilir bir iş modeline sahip, – topluma karşı sorumlu, – ilkeli bir işletme modelidir.

Kooperatifçiliğin tarihinden bahsetmek gerekirse, modern anlamda kooperatifçilik 1844 yılında İngiltere’de Rochdale Öncülerinin bir tüketim kooperatifi girişimi ile başlamıştır.

Modern kooperatifler, 19. yy’da fiilen çoğalarak İngiltere’de dokuma sektöründe çalışan işçilerin girişimi ile kurulan tüketim kooperatiflerini takiben, Fransa’da üretim kooperatifçiliği,  Almanya’da kredi kooperatifçiliği biçimlerinde başlamış ve İsveç, İsviçre ve Danimarka’da kooperatifler görülmeye başlamıştır. Artık günümüzde, hemen hemen bütün ülkelerin iktisadi ve sosyal yaşamlarında az ya da çok kooperatifçilik yer almaktadır.

Ülkemizde kooperatifçiliğin yüzyılı aşkın bir tarihi vardır. Kooperatifçilik hareketinden önce Anadolu da kooperatifçiliğe benzeyen ve esnaflığın da temelini oluşturan AHİLİK kültürü sonrasında, ilk kooperatifçilik hareketi Mithat Paşa’nın girişim ve öncülüğü ile başlamıştır.

Cumhuriyet döneminde kooperatifçilik hareketinde ise Atatürk’ün fikirsel açıdan önderlik ettiği, yasal düzenlemelerle güçlenen, bir kooperatifleşme hareketi görmekteyiz.

Atatürk’ün büyük dahi bir asker, büyük bir devrimci devlet adamı olduğu genellikle bilinir; fakat Atatürk’ün aynı zamanda büyük bir kooperatifçi ve ilk kurucu olduğu pek bilinmez. Hâlbuki Atatürk’ün kooperatifçilik yönü de çağdaş bir yön olup, bugünkü tarımla, bugünkü ekonomiyle, tarımsal ve ekonomik gelişmeyle çok ilgilidir.

Bana göre, bugünkü ekonomimizin, özellikle de tarımımızın gelişmesi, çağdaşlaşması, AB’ye uyum sağlaması ancak kooperatifçilikle mümkündür. Büyük Önder Atatürk, bu noktayı da o zaman açıkça görmüş ve kooperatifçiliğe daima önem vermiştir.

Ülkemizde, ekonominin itici güç olmasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasalarında ve özellikle şu an yürürlükte bulunan anayasamızın ekonomi bölümünde, Kooperatifçiliğin ekonomimiz için önemi ve devletin öncelikli görevleri ile zorunluluğuna dair maddeler mevcuttur.

Meslek Grubumuzla ilgili olarak “Anayasamızın 57.ci Maddesinde – Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” denilmektedir.

Genel olarak Kooperatifçiliğin geliştirilmesi ile ilgili “171. Maddede – Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” denilmektedir.

Ayrıca Tüketiciler ile esnaf ve sanatkarların korunması hususunda Anayasamızın  172.ci Maddesinde “– Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.” ve 173.cü Maddesinde de “ – Devlet, esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” Denilerek, halkın üretimde tüketimde ve genel ekonomik faaliyetlerinde örgütlenmesi hususunda korunması ve desteklenmesi gerektiğine dair emredici hükümler temel yasamızda yer almaktadır.

Günümüzde Türkiye’de kooperatifler, tarımsal amaçlı ve tarım dışı amaçlarla kurulanlar olarak ikiye ayıracak olursak; ülke genelinde 35 ayrı türde; – 80 bin kooperatif, – 571 birlik bulunmaktadır. • Kooperatifler içinde sayıca en büyük çoğunluğa sahip olan tür ise konut yapı kooperatifleridir. Toplam kooperatif sayısı içinde yüzde 65’lik bir payı ifade etmektedir.

Türkiye’de kooperatifler, türlerine göre üç ayrı kanuna tabi olarak kurulmakta ve faaliyet göstermektedirler:

-1163 sayılı Kooperatifler Kanunu

-1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu

-4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında ki Kanundur.

Konut Kooperatifinin ilki 1934 yılında Ankara’da kurulmuştur. Ancak konut kooperatifçiliği için asıl dönüm noktası 1980’li yıllardır.  Bu yıllarda Toplu Konut Fonu’ndan kredi uygulamalarının başlaması ile toplu konut alanları tüm ülke düzeyinde yaygınlaşmıştır. Böylece konut kooperatiflerinin konut pazarı içindeki payı 1990’ların başında %50’lere yaklaşmıştır. Konut kooperatiflerinin merkez birlikleri olan TÜRK-KONUT (1985) ve TÜRK-KENT (1988) de bu dönemde kurulmuştur.
1991 yılında Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin kurulması, Türk kooperatifçiliğinin üst örgütlenmesinin tamamlanması açısından bu dönemde kaydedilen önemli gelişmelerden biridir.

Bu bilgiler ışığında ülkemizde Kooperatifçiliğin dünya ölçeğine göre tür sayısı, üye sayısına ve etkinliğine göre çok geride kaldığımız bir gerçektir. Bir çok kooperatif tabela kooperatifine dönüşmüştür. Bu sayılar içindeki binlerce kooperatif parası olmadığından kendini dahi tasfiye edemeyecek durumdadır.

Dünya da gelişmiş ülkelerinin tamamında üretim, pazarlama ve hizmet alanlarının yüzde 60-80 oranında kooperatifler yolu ile örgütlü şekilde ekonomide büyük ağırlığı olan ve üyelerine gelir getirmesi yanında çok büyük istihdam sağlayan kuruluşlardır.

Örnek verilecek olursa; Avrupa ülkelerinin ekonomik yaşamında ve sanayisinde önemli bir paya sahip olan kooperatif işletmelerinin sayısı yaklaşık 250.000’dir. Her üç Avrupa Birliği vatandaşından biri kooperatif ortağıdır ve kooperatif işletmeleri 5,4 milyon kişiye istihdam olanağı sağlamaktadır. Kooperatifler çoğu üye devletlerde önemli sektörlerde ciddi pazar paylarına sahiptir. Mesela, ülke bazında tarım sektöründe kooperatiflerin payı Hollanda’da %83, Finlandiya’da %79, İtalya’da %55 Fransa’da %50’dir. Ormancılıkta kooperatiflerin sahip olduğu sektör payı İsveç’te %60, Finlandiya’da %31’lerde seyretmektedir.

Nüfusu ülkemize yakın olan Almanya’da bütün zanaatkârların %60’ı, perakendecilerin %75’i, fırıncı ve kasapların %90’ı, serbest çalışan mali müşavirlerin ise %65’inin kooperatif ortağı olduğu bu ülkede bir çiftçinin bir veya birkaç kooperatifte ortaklığı bulunmaktadır.

Ülkemizde Kooperatifçiliğin sorunlarının başında hukuki anlamda ve uygulamalarda ciddi sıkıntılar vardır. Özellikle son yıllarda bütün  kooperatifler ilgili bakanlıklardaki uygulamalardan, kooperatif dışı ticari firmalara göre, teşvik yerine engel teşkil eden bir çok yasal uygulamalar ile karşı karşıyadır. Bundan dolayı Kooperatifçiliğin gelişmesi için; bütün kooperatiflerin Ticaret Bakanlığı bünyesinde ayrı bir genel müdürlük ile yönetilmesi  gerekmektedir.

Kooperatifçiliğin ülkemizdeki, sorunları genel çerçevede, “yapısal sorunlar, ortaklık ve ortaklara ilişkin sorunlar, yönetsel sorunlar, denetim sorunları, sermaye ve finansmana erişme ile finansman yetersizliği sorunları, üst örgütlenme ve hizmet alma” sorunları gibi temel başlıklarda özetlemek mümkündür.

Halbuki Dünya da çok başarılı olan, ülkelerin ekonomisini sürükleyen her sektörden kooperatifler var. Peki biz bunu neden başaramıyoruz? Biz kanunlarımızı neden  çorba haline getirip bakanlıklar arası uygulama işkencesine dönüştürdük. Devletin temel görevi çağdaş, uygulanabilir ve ulusal ve özellikle uluslararası ekonomi ile rekabet gücü sağlayacak hukuksal ve yapısal güncellemeleri yapmak zorundayız.

Kooperatiflerimizi doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren 14 tane temel yasadan söz ediyoruz. Yasaların yer yer birbiriyle çakışması söz konusudur. Bu yasalardan kaynaklı kooperatiflerin ve üretici birliklerinin yetki ve görev çakışmaları vardır. Bu sorunları da kamunun çözmesi gereken önemli bir sorundur. İşte yapısal sorunlar derken biraz da bunu kastediyoruz. Kooperatifler kalkınmanın temel taşıdır aslında. Kooperatifler güç birliğidir, dayanışmadır.

Bu yapısal sorunların dışında, diğer taraftan kooperatif örgütçülerinin de hataları var. Halkımızda ve kamuoyunda Kooperatifçilik uygulamasında çok azda olsa oluşmuş kötü örnekler ön planda tutularak, kooperatifçilikte bir güvensizlik hakim olmuştur. Bu kötü örnekler daha çok konut yapı kooperatiflerinde yaşanmıştır. Bunun da en büyük sebebi yasal mevzuat ve özellikle bunun yasalara uygunluğunu kontrol eden görevlilerin göz yummasından kaynaklanmaktadır.

Kooperatiflerin kuruluşundan, genel kurul yapılış tarzına kadar, gerekli evrak, hatta genel kurulun tutanaklarında hangi hususların ne şekilde yazılacağına kadar, görevlendirilen bakanlık temsilcisinin insiyatifi, müdahaleci ve birbirini tutmayan kararları ile bıktırıcı bir düzen hakimdir. Aynı bakanlık temsilcisi tutanakta veya evraklarda kabul ettiği veya uyguladığı yöntemi iki yıl sonra yapılan genel kurulda ki uygulamalarından bambaşka uygulamalar yapmak ile karşı karşıya kalınmaktadır. Kooperatifler ile ilgili bakanlıkların birden fazla olması ve değişimi ile kooperatifçilik uygulamalarının farklı uygulanmasına sebebiyet vermekte ve görevliler çoğu zaman kendi uyguladıkları ile de çelişmektedirler. Bu durumlar yöneticileri ve ortakları bıktırmakta ve kooperatifçiliği itici hale getirmektedir. Odalar birliği dahil, diğer meslek odaları(Mali Müşavirler Odası hariç) bütün esnaf odaları, dernekler, sendikalar, siyasi partilerin genel kurullarında üyelerine taahhütlü tebligat yapmamaktadır. SMS, mail veya ilan yolu ile bilgi verilmektedir. Kooperatiflerde ise bu hengame 40 gün önceden başlar ve en az 30-40 belge farklı kurumlarda işlem görerek tamamlanabilmektedir.

Kooperatiflerde yıllardır denetçilik sisteminin ciddi ve rasyonel hale getirilmemesi de en önemli sebeplerdendir. Kooperatifler kanunundaki denetçilik müessesesine bir standart getirilmediği gibi uzman kişilere de yaptırılması hususunda bir uygulama bir türlü getirilememiştir.

Kooperatiflerde acilen çözülmesi gereken sorunlardan bazılarını sıralarsak;

1-Kooperatiflerde ortakların sermaye payı yükseltilmeli ve bu oranda oya katılım sağlanmalıdır. Örneğin toplam sermayenin %10 nundan fazla olmayacak şekilde düzenlenmeler yapılabilir.

2-Kooperatif ana sözleşmeleri daha basit, anlaşılır ve daha açıklayıcı hazırlanmalıdır. Değişen ve güncel ticari ve ekonomik hukuka uyarlanmalıdır.

3-Kooperatifçilik bir bakanlık altında bir Genel Müdürlük veya Müsteşarlık ile yürütülmeli, kooperatiflerin faaliyet konularına göre ilgili bakanlık mevzuatına göre bir ticari şirket gibi kolaylık sağlanmalı ve daha çok teşvik edilmelidir. Bütün bakanlıklar yasa ve ikincil mevzuat hazırlamada kooperatiflerin bağlı olacağı tek bakanlığın görüşünü alarak hazırlamalıdır.

4-Kooperatiflerin kuruluşu, ana sözleşme tasdikleri ve ticari defter tasdikleri; ticari şirket kuruluş kolaylığı ve uygulamaları gibi kuruluş hakkı verilmelidir. Ana sözleşme değişiklikleri; genel kurul tutanakları ve yönetim kurulu kararlarına göre ticari şirketler gibi basite indirgenmelidir.

5-Kooperatiflerin kuruluşundan genel kurullarına kadar bütün süreç, ticari şirket süreçlerine göre indirgenmeli, hatta daha az formalite ve bürokratik süreç asgariye indirgenmelidir. Genel kurul yapma zorunluluğu ve bakanlık temsilcisi bulundurma zorunluluğu Anonim Şirketler gibi olmalıdır.

6-Kooperatiflerin tamamının Ticaret Odalarında tek Meslek Grubunda yer alması sağlanmalıdır. Bunun için Ekonomik Faaliyet Sınıflandırmasında, her faaliyet kısım, bölüm ve sınıflarda, meslek komitemiz deki gibi NACE kodları ihdas edilmelidir.

Kooperatifçiliğin bu hukuki ve yapısal sorunlarının yanında vergi uygulamaları ile de çok önemli vergi muafiyetleri veya vergi indirimleri yapılarak teşvik edilmelidir.

Meslek grubumuzun faaliyetlerine özel olarak İlimiz ile ilgili önemli konulardan birincisi; İlimizde yapılan konutların yabancılara satışı konusundaki yasaklar ile ilgili onlarca başvuru ve girişime rağmen yasaklar kaldırılmadığı gibi, yasakların konulma sebepleri konusunda da bir sır gibi kamuoyunu aydınlatıcı açıklama hiçbir kurum tarafından yapılmaması Dünya da örneği olmayan hususlardan biridir.

Kooperatifçiliğin ülkemiz için önemi en üst sıraya alınmalıdır. Değerli zamanınızı almamak üzere, bu sunumum en özet kısmıdır. Oda yönetiminden; Meslek komiteleri, esnaf odaları ve bütün kooperatifçilik faaliyetinde bulunan kuruluş ve şahıslara bilgi verebileceğim bir çalışma tamamladım. Bu çalışmamı geniş bir şekilde sunmak, ilimiz ve ülke ekonomisini yerelde güçlendirmek için bir kıvılcım yakmak isterim.

Bu çerçevede kooperatifçilik ilkelerine uygun bir şekilde, gönüllük esasına dayanan, kooperatifçiliğimizin üretmede ve güç birliğinde bir araya geldiği, topluma karşı sorumluluk bilincinin üst seviyelere çıktığı, gerek ortakların  ve gerekse  kurumsal olarak kooperatifler arası teknik, pratik ve sosyal iş birliğinin arttığı, demokratik katılım ve denetim kültürünün yaygınlaştığı ve yerleştiği, sektörde güçlü, etkin ve aktif kooperatifçiliğin olduğu yarınlar  diliyorum. Saygılarımı sunuyorum” dedi.